Kesin doğum sayısının yıllık olarak belirlenemediği ülkemizde çoğul gebelikler ile ilgili bilgiler de tatmin edici değildir. Örneğin birçok klinikte çoğul gebeliklerdeki abortus oranları ve bu gebeliklerin ne kadarının üremeye yardımcı teknikler (ÜYT) sonrası elde edildikleri de bilinmemektedir. Sadece bir çalışmada ÜYT çoğul gebeliklerinde ilk üçayda total veya parsiyel abortus oranının %15’lere kadar çıktığı belirtilmiştir.
Ülkemizdeki klinik tabanlı veriler çoğul gebeliklerdeki perinatal mortalitenin dünya standardının üzerinde olduğunu vurgulamakla birlikte bunlar belirli hastanelerin yerel verilerinin ötesine geçememektedir. Yenidoğan ve süt çocukluğu dönemlerine ait veriler de kısıtlı olup, uzun dönem çalışmalarına ihtiyaç duyulmaktadır. Temel sorunun verilerin biriktirilmesi ve bunların belirli bir merkezde toplanmaması olduğu ortadadır.
1990 öncesine göre ikiye katlandığı anlaşılan (yaklaşık %2) çoğul gebeliklerdeki bu artışın nedenleri de ülke çapında araştırılamamıştır. Muhtemel neden ÜYT’nin yaygın kullanımı olmakla birlikte, doğumlarda anne yaşının ilerlemesi de bir miktar katkıda bulunmuş olabilir.
Artan çoğul gebelikler erken doğumları ve bunlara bağlı olarak ortaya çıkan yenidoğan sorunlarını da beraberinde getirmiştir. Ülkemiz için bir örnek verilirse, her iki çoğul gebeden birinde preeklampsi, gestasyonel diyabet, erken doğum eylemi veya membran rüptürü gibi en az bir tip morbidite kriterine rastlanabilmektedir. İkizlerde ortalama doğum haftası 34±3, yenidoğan ağırlığı 2171±674g, üçüzlerde ise sırası ile 31±3 hafta ve 1442±544g olarak bulunurken, ikizlerin %61’i, üçüzlerin %98’i 2500g ve altında doğmaktadır. İkizlerin %15’inde, üçüzlerin %20’sinde gebelikte en az bir fetusun antenatal dönemde veya doğumda kaybedilmiş olduğu belirlenmiştir. Gebeliğin 30. haftasından önce veya 1000g’ın altında doğanlarda, aynı cinsiyetteki ikizlerde, kızlarda, uyumsuz gelişen ikizlerde, küçük olan ikiz eşlerinde ve genel olarak üçüzlerde mortaliteye daha yüksek oranlarda rastlanmaktadır.
Ülkemizden bildirilen bir ikiz gebelik serisinde tek fetusun kaybedildiği ikiz gebeliklerin oranı %3’lerin biraz üzerindeyken, bunların da üçte biri doğum sonrasında ayrıca kaybedilmektedir. Aynı çalışmada dikoryoniklerin oranı %85 ve bunlarda perinatal mortalite %6, monokoryoniklerin oranı ise %15 ve perinatal mortalitesi %14 oranında belirtilmiştir. Bu bulgu koryonisitenin zamanında saptanmasının prognoza etki edebileceğinin bir göstergesidir.
Dünya literatüründe ÜYT ikizlerinin prognozunun spontan ikizlerdekinden daha iyi olduğu belirtilse de ülkemizdeki seriler bu kadar iyimser değildir. Bu durum tekil gebelikler de dikkate alındığında ÜYT ikizlerinin çok da tercih edilebilecek bir seçenek olmadığını düşündürmektedir.