İatrojenik (hekim eli ile) Erken Doğum
Son yıllarda antenatal takipteki erken uyarı sistemlerine (ultrasonografi, NST…) anestezi ve neonatal bakımdaki ilerlemeler de eklendiğinde, doğum hekimleri biraz da cesaret kazanarak gebelikleri normal sonlanma zamanı olan 40 haftadan daha erken bitirme eğilimine girmişlerdir. Bu eğilime destek veren en büyük etken kısmen hekimlerden, büyük çoğunlukla da gebelerden kaynaklanan “sezaryen ile doğumun” seçimidir. Sezaryen yerine suni yoldan ilaç ile doğumun başlatılması da aynı sonucu doğurmaktadır.
Peki gebeliğin genellikle 38 ile 40 haftaları arasında yapılan bu girişimler ne gibi sonuçlara yol açmaktadır? Bu yazıda ülkemizde ve dünyada karşılaşılan sorunlar ele alınıp tartışılacaktır.
Amerikan Tıp Enstitüsüne bağlı düşük doğum ağırlığını önleme komitesi 1985 yılında iatrogenik prematüreyi fizyolojik olarak gelişimini tamamlamamış ya da düşük doğum ağırlığına sahip olarak doğurtulan bebek olarak tanımlamıştır. Bu tip vakalar zamansız indüklenmiş doğumlardan, oksitosin testine bağlı olarak ya da kadın doğum uzmanının doğum yaşını yanlış değerlendirmesinden kaynaklanabilir. Erken doğumlar içerisinde iatrojenik erken doğumların oranı %25’tir. Amerika Birleşik Devletlerinde doğan 8 bebekten birinin (yılda yarım milyon bebekten fazla) prematüre doğduğunu ve bu sayının son 20 yıldır artmakta olduğunu bildirmektedir. Yine Amerikan Jinekoloji ve Obstetrik Birliği (ACOG) 39 hafta öncesinde hiçbir planlı acil olmayan doğum ya da sezaryenin yapılmamasını belirtmektedir.
Tıp literatüründe yer alan 1966-2007 yılları arasına ait makaleler ile elektif doğumların değerlendirildiği bir yazıda indüklenen doğumların 1990’lardaki %9.5 oranından 2004 yılında %22’ye çıktığını belirtmektedir.Yine, bunların ne kadarının tıbbi endikasyonsuz olup olmadığı belirsizdir.
Gebeliğin 39. haftasında yapılan elektif sezaryenin doğum travmalarını önleyici yararının incelendiği bir makalede, elektif sezaryenin 1000 canlı fetusta 2 bebek ölümünü önleyebileceğini belirtmiştir. Ancak, 24.077 term sezaryen ile 13.258 elektif sezaryenin karşılaştırmasında çıkan sonuç daha dikkat çekicidir. Gebeliğin 39. haftaından önce yapılan sezaryenlerin bebeklerinde solunum sıkıntısı, mekanik solunum gereksinimi, yenidoğan sepsisi, hipoglisemi, yenidoğan yoğun bakım gereksinimi ya da 5 günden fazla hastane kalışı gibi olumsuz faktörlerin görülme riski 37. hafta için 4 kat, 38. hafta için ise 2 kat daha fazla bulunmuştur. Yine başka bir çalışmada, elektif sezeryan doğumlarda herhangi bir solunum probleminin olma olasılığı normal doğumlara göre 2.3 kat fazla saptanmıştır.
Olumsuz yönlerine rağmen iatrojenik erken doğumların gerekli olduğu endikasyonlar mevcuttur. Özellikle hamilelikte meme kanseri gibi kanser teşhisi konan vakalarda iatrojenik erken doğum annenin kanser tedavisi alabilmesine olanak sağlayabilmektedir. Ancak, bu vakaların değerlendirildiği bir yayında da yine bebeklerin yarısından fazlası için yoğun bakım ünitesi gerekli olmuştur.
Sonuç olarak, zamanından önce doğumlar hekim eliyle anne ve/veya bebek sağlığı açısından bazı tıbbi durumlarda gerekebilir. Ancak, erken doğumun doğum haftasının ne kadar küçük olursa bebek sağlığı ve yaşamı açısından o kadar fazla riskli olacağı ve tıbbi müdahale gerektireceği akıldan çıkarılmamalıdır. Bu nedenle ilginç tarihli sezaryen/doğum patlamaları, burçlara göre ayarlama, veya estetik kaygı ile zamanından çok önce sezaryen/doğum yaptırılması hem bebek sağlığı hem de tıp etiği yönünden kabul edilemez davranışlardır.